Eğer çok sıklıkla (her gün) cinsel ilişkiye giriliyor veya masturbasyon uygulanıyorsa, testislerdeki sperm yapımı yetersiz kalabilir ve dışarı atılan sperm sayısında azalma oluşabilir. 2-3 gün ara ile boşalmanın sperm sayısında azalmaya yol açmayacağı tespit edilmiştir. Uzun süreli boşalmama durumunda ise spermlerin canlılığı ve hareketliliği olumsuz etkilenir. Genel olarak hamile kalma açısından pozisyonel bir fark olmamakla birlikte meninin rahim ağzına (serviks) tam olarak boşalmasını sağlayacak pozisyonlarda gebe kalma olasılığı yükselecektir.
Kısa ve dar (Slip) veya şort (boxer) tipinde erkek iç çamasırlarının kısırlıkla ilgisi var mıdır?
Genel kanı kısa ve dar çamaşır giyen erkeklerde testislerde ısı artışına neden olmasından dolayı kısırlık yapabileceği yönündedir. Ancak yapılan bir çok araştırmada değişik iç çamaşır giyme alışkanlığı olan erkeklerde sperm sayısında ve hareketliliğinde azalma saptanmamıştır.
Kadının yumurtlama (ovulasyon) zamanından 2-3 gün öncesi gün aşırı ilişkiye girmek ovulasyon sırasında tubalarda yeterli miktarda sperm bulunmasını sağlayacağından döllenme şansını artıracaktır. Ovulasyon zamanını belirlemede vucut sıcaklığını tayini ve idrar yoluyla tayini sağlayan yöntemler kullanılabilir. Takvim yönteminde ise bir adet döneminin başlangıcından diğer adetin başlangıcına kadar süren periodun tam ortasına denk gelen günler (28 günlük periotda 12. günden itibaren) ovulasyon dönemi olarak belirlenebilir ve bu günlerde sık ilişkiye girmek gebe kalma olasılığını artırır.
Ph sı düşük olan sıvılar ve kayganlaştırıcılar sperm için toksiktir. Çok eski çağlardan beri bilinen spermisit 'limon suyu' dur. Yarı yarıya sulandırılan limon suyu ile ilişki sonrası vagenin temizlenmesi gebe kalma olasılığını azaltmakla birlikte yapılan çalışmalar AIDS virüsü üzerinde de toksik olduğunu ve bulaşma riskinin azaldığını göstermiştir. Bazı doğal maddeler zeytin yağı, gliserin, yumurta akı sperme toksik etkisi yoktur.
Klamidya enfeksiyonları kadında herhangi bir belirti göstermezken erkeklerde üretradan (penis ucunda) akıntı, kaşıntı ve epididimit/orşit (testis iltihabı) şikayetlerine neden olur. Bu hastalığa yakalanan erkekler tedavi edilmezler ise kanallarda tıkanıklığa bağlı olarak dışarı sperm çıkmaması (obstrüktif azoospermia) görülebilir. Aynı şekilde halk arasında 'belsoğukluğu' olarak adlandırılan gonorea enfeksiyonuda aynı şikayetlere neden olur ve tedavi edilmezse kısırlığa yol açabilir.
Bir çok sistemik hastalık kısırlığa yol açabilir. Genel olarak ileri derecede sağlık problemi yaratacak hastalıklarda sperm yapımıda etkilenir. Bazı hastalıklarda özellikli durumlar ortaya çıkabilir. Şeker hastalığında sinir sistemi etkilenmiş ise dışa boşalma olmayabilir ve meni sidik kesesine kaçabilir. Ayrıca iktidarsızlık (erektil disfonksiyon) problemine yol açabilir. Diğer sinirsel hastalıklar örneğin omurilik yaralanmaları, multipl skleroz aynı şikayetler nedeniyle kısırlığa neden olabilir. Hastalıklar nedeniyle kullanılan bir çok ilaç kısırlık nedeni olabilir: Kemoterapi ilaçları, psikotik ilaçlar, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar, radyoterapi, aşırı alkol kullanımı, hormon tedavisi (androjenler)
Hodgin Lenfoma, testis tümörleri ve akut lenfositik lösemi (ALL) gibi genç yaşlarda görülen kanser hastalıklarının tedavisinde kullanılan kemoterapötik ilaçlar şiddetli sperm yapım bozukluğuna yol açarlar. Bu etkinin şiddeti kullanılan ilaca, kullanım süresine ve kullanımdan sonra gecen süreye bağlı olarak değişebilir. Eğer testiste sperm yapımından sorumlu olan germ hücrelerinin tamamen harabiyeti söz konusu ise spermin yeniden üretilmesi mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda kanda FSH değeri normalin 2-3 katına kadar çıkabilir. Ancak FSH nın yüksek veya normal oluşu sperm varlığı açısından kesin bir endikatör (göstergeç) değildir. Sperm yapımının başlaması için ortalama 1-5 yıl iyileşme dönemi geçmesi gerekebilir. Günümüzde testis dokusundan sperm elde etme teknikleri ile kemoterapi sonrası menide hiç spermi olmayan (azoospermia) kişilerde de sperm elde edilerek mikroenjeksiyon ve gebelik sağlanabilir. Yinede bu kişilerin kemoterapi öncesi ejakulat spermlerinin dondurulması gelecekte çocuk sahibi olmaları açısından çok önemlidir ve mutlaka önerilmelidir.
Chan et all. 2001 American Cancer Society de yayınlanan çalışmada 17 çeşitli nedenlerle kemoterapi görmüş azoospermik erkekte yapılan 20 TESE operasyonunda 9 kez başarılı (%45) sonuç alınmış ve 9 hastanın 3 ünde gebelik oluşmuştur (%33). Bir kız ve ikiz erkek sağlıklı çocuk doğmuştur. Kullanılan kemoterapotik ilaçlara göre sperm bulunup bulunmaması açısından bir fark tespit edilmemiştir. Yinede testis kanseri nedeniyle kemoterapi görmüş erkeklerde kemoterapi sonrası incelenen sperm örneklerinde kromozom yapı bozukluğunun 5 kat arttığı tespit edilmiştir (Robbins et all. 1997 Nature Gen.)
Tek taraflı testisin kanalda kalması durumunda fertilitenin %80-90 korunduğu gözlenmiştir. Ancak yinede bu kişilerde sperm sayısı normalin altındadır. Çift taraflı testislerin kanalda veya batın içerisinde kalması durumunda sperm yapımı ciddi şekilde etkilenir. Bu kişilerde gebelik oranları %20 civarında olduğu tespit edilmiştir.
Günümüzde inmemiş testis tespit edilen yeni doğan bebeklerde 6 ay gözlem sonrasında testis aşağıya inmemişse 1 yaşından önce operasyonla yerine indirilmesi önerilmektedir. Ancak puberte (buluğ) öncesine kadar indirilmiş olan testislerde menide veya mikro TESE yöntemi ile testisten doku alınarak sperm elde edilebilmektedir. Buluğ çağı sonrası uzun yıllar vucutta kalmış olan testislerde sperm yapımı tamamen yok olabilir.
Bu olgularda mikroskobik TESE (Mikro TESE) ile sperm elde etme oranımız %60 civarındadır.
Vucuttaki tüm organlara oldugu gibi sigara ve alkolün düzenli ve aşırı miktarlarda alınması sperm yapımını bozar. Aşırı alkol alımı karaciğer ve hormonal dengeyi bozarak dolaylı olarakta sperm yapımı üzerinde negatif etki yapar. Sigara içerisindeki toksik maddeler yoluyla sperm hareketliliğinin üzerinde negatif etki yapar. IVF/ICSI tedavisine alınmadan önce (en az üç ay) çiftlerin sigara ve alkol kullanımını tamamen bırakmaları tavsiye edilmektedir.
Marihuana ve kokain gibi maddeler sperm yapımını bozar. Vucut geliştirmede veya sporcuların kullandığı androjen hormonu, sürekli radyasyona maruz kalmak (röntgen teknisyenleri), tarımda kullanılan böcek öldürücü ilaçlar veya sürekli sıcak ortamda çalışan kişilerde sperm kalitesi bozulabilir. Düzenli saunaya veya sıcak banyo (hot tubs, hamam) yapma alışkanlığı olanlarda da sperm kalitesinde (sayı ve harekette) bozulma görülebilir.
Özellikle genç yaştaki erkeklerde bu türlü yakınmalar prostat bezi veya seminal vesikül denilen sperm depolayan keselerdeki patolojik hadiseleri düşündürür. Hastaların fizik muayene sonrasında rektal ultrasound ile prostat kisti, taşları veya vesikulo seminalispatolojilerini incelenmesi gereklidir.
Göğüslerde büyüme ve bazen süt salınımı prolaktin denilen hormonun aşırı salınımı nedeniyle olabilir. Hipofiz bezinden salgılanan proklatin hormonu bu bölgede oluşan micro veya macro adenom denilen patolojik oluşumlardan dolayı aşırı miktarlarda salgılanabilir. Bu adenomlar beyin MR ı ile teşhis edilebilirler. Prolaktin salınımının çok yükseldiği durumlarda testosteron salınımı negatif etkilenerek spem yapımı etkilenebilir. İlaçla veya macroademların cerrahi yolla çıkarılması ile tedavi edilirler. Bazı kromozom yapı bozukluklarında (47,XXY Klinefelter sendromu), östrojen salgılayan testis tümörlerinde veya aşırı kilo alma durumunda erkeklerde göğüslerde büyüme görülebilir, prolaktin ile ilgili değildir.