Polikistik Over Sendromu (PCOS)

Polikistik Over Sendromu ( PCOS ) adının aksine kistik değil hormonal bir sorundur.

Ailesel geçiş vardır. Ailede insülin direnci ve şeker hastalığına sık rastlanır.

Hastalığa ait genetik kodlar doğumdan itibaren taşınmasına rağmen ilk belirtiler adetler başladıktan sonra görülmeye başlar. Şikayetler doğurganlığın yüksek olduğu yıllarda artıp otuzlu yaşların sonlarından itibaren azalmaya başlar.

Doktora en sık başvurma nedenleri kıllanma, sivilcelenme, adet seyrekliği ve gebe kalamamaktır. Özellikle kilo, hareketsizlik ve kötü beslenme semptomların ağırlaşmasına neden olur.

Tanıya götüren iki ana bulgu adetlerin seyrekleşmesi (yılda 8 kez veya daha az olur) ve kıllanmadır. Kıllanma yerine kanda androjen hormonunun artışı da tanı için yeterlidir. Androjenler kıllanmaya neden olan erkeklik hormonlarıdır.

Yumurtalıklar normalden büyüktür ve yumurta sayısı normalden çoktur. Yumurtaların kenarlarda inci gibi dizilmiş olması tipiktir ama tanı koymak için şart değildir. Toplumdaki her 4 kadından birinin yumurtalığı polikistik görünümde olmasına karşın, her 10 kadından sadece biri gerçekten PCOS’lidir.

PCOS’lularda insülin direncine sık rastlanır. Bu durum pankreastan salgılanan insülinin artmasına, artan insülin de yumurtalıklardan daha çok androjen hormonu salgılanmasına neden olur. Androjenler normalde erkeklerde yüksek olan hormonlardır. Kıllanma, sivilcelenme, saçlarda erkek tipi dökülmelere neden olur. Androjen seviyesinin artması yumurtaların düzenli olarak büyüyüp, çatlayamamasına da neden olur. Adetler seyrekleşir, gebe kalmak zorlaşır.

Yaş ilerledikçe kalp-damar sistemi etkilenebilir. Yüksek kolesterolle birlikte hipertansiyon, damar sertliği, koroner kalp hastalığı sık görülür.

İlerleyen yaşlarda Tip II diabet riski artar. PCOS’li bir kadın şişmansa %10 ihtimalle şeker hastasıdır. Her yıl test yapıldığında %16’sının testinin bozulduğuna şahit olunur. Yıllık şeker taraması yapılması önerilir, bütün ailenin taranması daha doğru olur.

Düzenli adet olamamanın sonucu olarak rahim kanseri riski artış gösterir.

PCOS’da bütün şikayetleri ortadan kaldıran tek bir tedavi yöntemi yoktur. Ana şikayete yönelik tedavi yapılır. Örneğin gebe kalmakta zorluk çeken bir kadında tedavi yaklaşımı yumurtlatma, adetleri seyrek olanda ise aksine doğum kontrol hapları olabilir.

Problemi başlangıcından çözebilecek önlemler insülin salgılanmasını azaltacak olanlardır. Egzersiz, kilo verilip vücuttaki yağ kütlesinin azaltılması ve gıdalarla alınan karbonhidrat miktarının kısılması insülin salgılanmasını azaltır. 5-6 kilo verilmesi ile adetler düzene girebileceği gibi bunların yaşam tarzı haline gelmesi, PCOS’li bir kadının ileri yaşlarda karşılaşabileceği kalp-damar problemleri ve şeker hastalığı riskinin azalmasını sağlar.

Tip 2 diabetli hastaların da kullandığı, insüline duyarlılığı artıran metformin benzeri ilaçlar özellikle infertilite tedavisine olumlu katkıları nedeni ile kullanılmaktadır.

PCOS tedavisinde “ Drilling” adı verilen cerrahi yöntem de kullanılabilir. Bu yöntemde yumurtalıklar üzerinde yakılarak delikler açılır. Yumurta sayısının azalması ile semptomların düzelmesi beklenir. Eskiden “Wedge Rezeksiyon” adı verilen yöntemle yumurtalıklardan kama şeklinde parça çıkarılırdı. Günümüzde Wedge Rezeksiyon pek yapılmamaktadır çünkü doku kaybı ile yumurta sayısı çok azalabilmekte ve ciddi yapışıklıklar kadının ileride gebe kalmasını daha da zorlaştırabilmektedir.