Doğumsal anomalilere neden olan etkenlere teratojen adı verilir. Gebe iken farkında olmadan bazı ilaçların kullanılması, alkol alınması ya da röntgen çektirilmesi sık rastladığımız olaylardır. Bu durum ailede ciddi endişeye neden olur. İstatistiksel olarak bütün doğan bebeklerde büyük doğumsal anomalilere rastlama oranı %3’dür. Dikkatsiz kullanılan ilaçlar ve çevresel etkenler ise bunların sadece %5’inden sorumludur.
Bir teratojenin anomali yapma etkisi maruz kalındığı zamana ve doza bağlıdır. Bu zaman aralığı genellikle söz konusu organın yapımının gerçekleştiği dönemdir. Organogenez denilen bu süreç döllenmeden sonraki 17 - 56. günler arasında olur. Başka bir deyişle adet geçtikten 3 gün sonra başlayıp 8 hafta sürer. Bundan önce “ya hep ya hiç kuralı” geçerlidir. Yani teratojen gebeliği ya tamamı ile sonlandırır ya da hiçbir etki yapmaz.
Genelde kullanılan röntgen filmlerinde maruz kalınan radyasyon dozu zararlı sınırın çok altındadır. İlk 3 ayda kabul edilebilir radyasyon miktarı 4 rad, anomaliye neden olabilecek radyasyon miktarı 25 rad, ilerleyen haftalarda ise 100 rad’dır. Oysa bir göğüs filmi ile maruz kalınan radyasyon 0.02-0.07 mrad, karnın bilgisayarlı tomografisinde 3,5 rad’dır. Manyetik rezonans (MR) ise hiç zararlı ışın yaymaz.
Alkol bebekte ciddi sakatlıklara neden olabilir. "Fetal alkol sendromu" adı verilen özgün bir tablo vardır. Bu çocukların kendine özgü bir yüz tipi vardır. Kalp ve sinir sisteminde ciddi anomaliler olabilir. Normal gelişimlerini sürdüremezler. Ayrıca batı toplumunda çocuklardaki zeka geriliğinin en sık nedenidir. Daha çok fazla miktarda içki içen(günde 8 bardak veya fazla) kadınların çocuklarında görülmesine rağmen az miktarda alkol alındığında da rastlanmıştır. O nedenle güvenli bir alkol dozundan bahsedilemez. Gebe kadınlara hiç alkol almamaları önerilmelidir.
Modernleşmeyle birlikte maruz kalınan çevresel etkenlerin çeşitliliği her geçen gün artmaktadır. Cep telefonu, bina girişlerindeki manyetik tarayıcılar, mikrodalga fırın, saç boyası, hormonlu veya konserve yiyecekler gibi ışınsal ya da kimyasal bir çok etken sözkonusu. Bunların hiçbirisi ile ilgili bebeğe zararı olabileceğini gösteren kesin kanıt olmamasına rağmen benim gebelere tavsiyem şudur: Zararlı olabileceğinden kuşku duyduğunuz şeylerden “mümkün olduğu kadar” uzak durun.